Sağlık
Eklem Ağrısı Nedir? Ne İyi Gelir? Nasıl Tedavi Edilir? Eklem Ağrısı Belirtileri Nelerdir?
Vücutta iskelet sistemini oluşturan kemiklerin birbirine bağlandığı kısımlar eklem olarak adlandırılır. Eklemler vücutta bulunan kemiklerin düzenli bir şekilde hareket etmesini sağlar ve etrafı kıkırdak, bağ, tendon ve kaslarla çevrilidir. Bu yapıda bulunan herhangi bir dokunun ağrıması veya yanması sonucu eklem ağrıları oluşabilir. Bu eklem ağrıları artralji olarak da adlandırılır. Ağrılar vücudun alışık olmadığı ve ani olarak gerçekleştirilen zorlu hareketler sonucunda meydana gelebilir. Eklem ağrıları genellikle hafif şiddette ağrılar olmakla birlikte, belirli fiziksel aktivitelerden sonra ağrının şiddetlenmesi söz konusu olabilir. Özellikle ağırlık taşımak veya zorlayıcı hareketler yapmak ağrıları arttırabilmektedir. Bununla birlikte bazı durumlarda eklem ağrıları farklı bir sağlık sorunundan kaynaklı olarak da ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle eklem ağrıları hafife alınmamalı, birkaç gün içerisinde şiddetinin azalmaması durumunda tedavi için mutlaka sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır.
Eklem ağrıları nedir?
Eklem ağrıları yaşlı insanlarda daha sık görülmekle birlikte genç yaştaki bireylerde de rastlanabilen bir sağlık sorunudur. İlerleyen yaşla birlikte ortaya çıkmaya başlayan eklem ağrıları genellikle eklem sıvısının azalması veya kıkırdak dokunun gücünü kaybetmesinden kaynaklanmaktadır. Obezite, yaralanmalar ve bazı hastalıklar, yoğun spor aktiviteleri eklemlerin zarar görmesine ve buna bağlı olarak ağrı oluşumuna yol açabilir. Nadir de olsa psikolojik sorunlardan kaynaklanan ekrem ağrıları da söz konusu olabilmektedir.
Günlük aktivitelerde vücut gereken dengeyi eklemler yardımıyla sağlar. Eklemlerde oluşan ağrılar hem günlük aktivitelerin yerine getirilebilmesini, hem de iş yaşamını zorlaştırır. Bu nedenle nedeni her ne olursa olsun eklemlerde meydana gelen ağrılar yaşam standartlarını oldukça fazla etkiler ve ağrıların bir an önce tedavi edilmesi gerekir.
Eklem ağrıları belirtileri nelerdir?
Bazı hastalarda eklem ağrıları oldukça hafif seyredebileceği gibi bazı hastalarda ise oldukça şiddetli boyutlara ulaşabilmektedir. Ağrılar nöbetler halinde kendini gösterebilir ve bu durum günlük yaşamı olumsuz etkiler. Eklemlerde ağrı oluşumuna neden olan hastalıklarda ağrı ile birlikte yaygın şekilde görülen belirtiler şunlardır:
- Eklemlerde şişlik,
- Eklemleri kaplayan deri yüzeyinde kızarıklık ve sertlik,
- Ağrılara bağlı olarak görülen çeşitli hareket ve yürüyüş bozuklukları
- Ağrıyan eklemi hareket ettirmekte güçlük çekme
Yukarıdaki belirtiler eklem ağrıları yaşayan kişilerde yaygın olarak görülen ortak sorunlar olup ağrının şiddetine göre belirtilerin yoğunluğu değişebilmektedir. Yoğun sportif aktivite sonucunda ortaya çıkan ağrılar çoğunlukla istirahat sonucunda geçer ve herhangi bir ciddi sonuç doğurmaz. Fakat nedensiz yere oluşan eklem ağrıları genellikle altta yatan farklı bir sağlık sorununu işaret eder. Ağrıları hafif şiddette olan kişiler çoğu zaman eklem ağrılarını önemsemeyip bir uzmana danışma gereksinimi hissetmez. Ancak eklemde ağrı oluşumuna neden olan hastalıklar tedavi edilmediği durumda ilerleme eğilimine sahip olduğundan ağrılara gereken önemi vermek ve muayene olmak için sağlık kuruluşlarına başvurmakta fayda vardır.
Eklem ağrıları neden olur?
Eklem ağrıları birçok hastalığın bir belirtisi olarak ortaya çıkabileceği gibi doğrudan bir kemik ve eklem hastalığını da işaret edebilmektedir. En yaygın görülen eklem ağrısı nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
- Avesküler nekroz yani sınırlı kan akışına bağlı olarak kemik dokusu ölümü
- Kemik kanseri
- Kemik kırık ve çıkıkları
- Eklem iltihabı
- Fibromiyalaji
- Gonokokal artrit
- Gut hastalığı
- Hipotiroidi
- Lösemi
- Sistemik Lupus Eritematozus (Lupus hastalığı)
- Lyme hastalığı
- Osteomiyelit (kemik enfeksiyonu)
- Paget kemik hastalığı
- Romatizmal ateş
- Romatoid artrit (inflamatuar eklem hastalığı)
- Raşitizm
- Eklem burkulmaları
Yukarıda belirtilen hastalıklar dışında çok yaygın olarak görülen osteoartrit (kireçlenme) hastalığı, eklemler arasında bulunan bağ dokunun yıpranmasından dolayı ağrılara sebep olabilir. Bağ dokuda meydana gelen kireçlenmenin tedavi edilmemesi sonucunda hareket kabiliyetinde kalıcı kayıpların oluşma riski vardır. Yaşlılar ve sürekli aynı hareketi yapmak zorunda olan bireyler osteoartrit hastalığına yakalanma konusunda daha büyük bir risk altındadır. Bunun haricinde bursit yani kesecik iltihabı, eklemlerin hareketini kolaylaştıran içi dolu keseciklerin iltihaplanması şeklinde gelişen ve şiddetli eklem ağrılarına yol açabilen bir diğer hastalıktır. Eklemlerde oluşan ağrıların nedeni tam olarak belirlendikten sonra altta yatan hastalığa yönelik uygulanacak olan tedavi ile birlikte eklem ağrıları büyük ölçüde ortadan kaldırılabilir.
Eklem ağrıları teşhisi nasıl konulur?
Eklem ağrılarının birkaç gün içerisinde hafiflememesi durumunda kemik ve eklemlerde daha fazla tahribata yol açmaması için bir uzmana danışmak oldukça önemlidir. İlk olarak yapılacak olan fiziksel muayenede ağrının nerede olduğu, eklemlerin hareket kabiliyeti ve ağrı olan bölgede şişlik, sertlik veya kızarma olup olmadığı uzman tarafından kontrol edilir. Ağrıya sebebiyet veren hastalığın tespit edilebilmesi amacıyla muayeneden sonra hekim tarafından bazı kan testleri istenebilir. Eklemde meydana gelen şişlikler çoğunlukla iltihaplanma sonucu oluşmaktadır. Kan testleri ile eklemde herhangi bir iltihaplanma durumu olup olmadığı da kontrol edilebilir. Eklemde meydana gelen herhangi bir kırık veya çıkık oldukça fazla ağrıya sebep olacaktır. Bu gibi durumların varlığından şüphelenilmesi durumunda veya kemiklerde bulunan yapısal bozuklukların tespit edilebilmesi amacıyla röntgen istenebilir. Bunun yanı sıra eşlik eden hastalıkların araştırılması için MR (manyetik rezonans) ve BT (bilgisayarlı tomografi) incelemeleri de yapılabilir. Uzman tarafından gerekli görülen sağlık taramaları yapıldıktan sonra elde edilen sonuçlar değerlendirilerek ağrıya neden olan hastalığın teşhisi koyulur ve buna yönelik olarak tedavi süreci planlanır.
Eklem ağrıları tedavi yöntemleri nelerdir?
Eklem ağrılarının ne şekilde tedavi edileceği, ağrıya neden olan hastalığın türüne göre değişkenlik gösterir. Tedavide ağrıların ve beraberinde görülen olumsuzlukların hafifletilmesine yönelik olarak uygulanan semptomatik tedavinin yanı sıra ağrıyı oluşturan hastalığa yönelik ayrıca tedavi uygulanmalıdır. Romatizmal hastalıklardan dolayı kaynaklanan eklem ağrıları çeşitli ilaçlar ve fizik tedavi uygulamaları ile tedavi edilebilir. Hatta bazı romatizmal hastalıkların tedavisi için kaplıcalar da önerilmektedir. Fazla kilolar eklemlerin daha fazla yorulmasına sebebiyet vereceğinden düzenli beslenerek kilo kontrolünün sağlanması oldukça önemlidir. Bu nedenle aşırı kilo almanın önlenmesi önemli bir tedavi yöntemidir. Eklem iltihaplarından kaynaklanan ağrılarda ise antibiyotik kullanımı önerilebilir. Kırık ve çıkıklar gibi travmatik durumlar ile bazı eklem hastalıklarının tedavi sürecinde cerrahi operasyonlardan da faydalanılması gerekir. Bazı hastalarda kemik ve eklem onarımının desteklenmesi amacıyla kalsiyum ve D vitamini takviyelerinden faydalanılabilir. Bunların haricinde eklem ağrılarına yol açan hastalıkların oluşmadan önlenebilmesi için hareketli yaşam tarzını benimseme amacıyla düzenli bir egzersiz planına uyum sağlamakta fayda vardır. Yapılacak olan egzersizlerin öncesinde kas ve eklemlerin zorlanmasını önlemek amacıyla ısınma hareketleri yapılmalıdır. Masa başında çalışan kişilerde de eklem ağrılarının oluşma riski çok yüksek olduğundan iş saatlerinde mümkün olduğunca sık aralıklarla ayağa kalkılarak bir süre dolaşılması, sandalyede yapılabilecek küçük egzersizlerin uygulanması gerekir.
Eğer siz de eklem ağrılarından şikayetçiyseniz veya yukarıda verilen belirtilerden bazılarını taşıyorsanız mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurarak gerekli muayene ve tetkiklerin yapılmasını talep edebilirsiniz. Eklemlerde hissedilen ve uzun süre boyunca devam eden basit ağrılar önemli hastalıkların habercisi olabilir. Dolayısıyla ağrıların kendiliğinden iyileşmesini beklemek yerine bir an önce muayeneden geçerek hekiminizin belirlediği teşhise göre tedavi sürecinize başlamalısınız. Bu sayede hastalığınızın ilerleyerek kalıcı sonuçlara yol açmasını önleyebilir, ileriki yaşlarda daha sağlıklı bir yaşam sürmeyi garantileyebilirsiniz.
About Post Author
Sağlık
Saç dökülmesini önlemenin 3 yolu
Saç dökülmesi, hem erkekler hem de kadınlar için özgüven kaybına neden olabilen yaygın bir sorundur. Ancak, saç dökülmesini önlemenin ve daha sağlıklı saçlara kavuşmanın mümkün olduğunu biliyor muydunuz? Uzmanlar, saç dökülmesini yavaşlatmaya ve saçları güçlendirmeye yardımcı olan 3 önemli yöntemi açıkladı. Bu yöntemler, kolayca uygulanabilir ve etkili sonuçlar sunar. Peki, saç dökülmesini önlemenin 3 etkili yolu nedir?
SAÇ DÖKÜLMESİNİN ARKASINDA YATAN NEDENLER
Saç dökülmesi, tek bir nedene bağlı olmayıp birçok faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Genetik yatkınlık, yaşlanma, hormonal değişimler, bazı ilaçların yan etkileri, stres ve dengesiz beslenme, saç dökülmesinin başlıca nedenleri arasındadır. Saç dökülmesinin altında yatan nedenleri belirlemek, doğru tedavi yöntemlerini uygulamak için büyük önem taşır.
1. YÖNTEM: BESLENMEYE ÖZEN GÖSTERMEK
Saç sağlığı, doğru beslenme ile doğrudan ilişkilidir. Saçların sağlıklı büyümesi için gerekli olan vitamin, mineral ve proteinleri içeren besinler tüketmek, saç dökülmesini önlemeye yardımcı olur.
- Saçları Besleyen Besinler: Yumurta, balık, ceviz, badem, mercimek ve yeşil yapraklı sebzeler gibi besinler, saç sağlığını destekler.
- Yeterli Sıvı Tüketimi: Vücudun susuz kalması, saçların kurumasına ve dökülmesine neden olabilir. Günde en az 2-2,5 litre su içmeye özen gösterin.
- Şeker ve İşlenmiş Gıdalardan Uzak Durun: Şekerli ve işlenmiş gıdalar, vücutta iltihaplanmayı artırarak saç sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu tür gıdaları mümkün olduğunca az tüketmeye çalışın.
2. YÖNTEM: STRESLE BAŞ ETMEK
Stres, vücudun hormonal dengesini bozarak saç dökülmesine yol açabilir. Stresi yönetmek ve rahatlamak, saç sağlığını korumak için kritik bir adımdır.
- Meditasyon ve Yoga: Bu tür rahatlama teknikleri, stres seviyelerini azaltmaya yardımcı olur.
- Düzenli Egzersiz: Fiziksel aktivite, stresi azaltmanın yanı sıra genel sağlığı da destekler.
- Hobilerle İlgilenmek: Keyif aldığınız aktivitelerle uğraşmak, stresle baş etmenin etkili bir yoludur.
3. YÖNTEM: DOĞRU SAÇ BAKIM ÜRÜNLERİNİ KULLANMAK
Saç bakımında kullanılan ürünler, saç sağlığını doğrudan etkiler. Yanlış ürün seçimi, saç dökülmesini tetikleyebilir.
- Saç Tipine Uygun Ürünler: Yağlı, kuru veya karma saç tipinize uygun şampuan ve saç kremleri kullanarak saç derinizi ve saçlarınızı doğru şekilde temizleyin.
- Kimyasallardan Kaçının: Saç boyaları ve perma gibi kimyasal işlemler, saçların zarar görmesine neden olabilir. Bu tür işlemleri sınırlandırmaya özen gösterin.
- Saç Derisi Bakımı: Saç derisine düzenli masaj yapmak, kan dolaşımını artırarak saç köklerini besler. Ayrıca, saç derisi sağlığını koruyan doğal yağlar ve losyonlar kullanabilirsiniz.
SAĞLIKLI VE GÜÇLÜ SAÇLAR İÇİN DOĞRU YAKLAŞIM
Saç dökülmesiyle mücadele etmek için sabırlı olmak ve düzenli bir bakım rutini oluşturmak önemlidir. Her bireyin saç yapısı farklı olduğu için, size en uygun yöntemleri deneyerek bulmanız gerekebilir.
Saç dökülmesini önlemek ve daha sağlıklı saçlara kavuşmak için bu 3 etkili yöntemi uygulamaya başlayın. Saçlarınızdaki olumlu değişimi gözlemlemek için sabırla ve istikrarla devam edin!
About Post Author
Sağlık
Menengiç kahvesi nedir nasıl yapılır? Menengiç kahvesinin yararları nelerdir? Sağlığa fayfalı mı?
Yapılan bir araştırmaya göre menengiç kahvesi Türk kahvesinden çok daha faydalı çıktı. Anteplilerin geleneksel içeceği olan menengiç kahvesi, hem lezzetli hem de bir şifa deposu.
Yapılan araştırmalara göre menengiç kahvesi Türk kahvesinden daha faydalı. Gaziantep’te 1800’lü yıllarda Türk kahvesine alternatif olarak ortaya çıkan ve son yıllarda tüm Türkiye’de revaçta olan menengiç kahvesi hem normal kahveye lezzetli bir alternatif hem de bir şifa kaynağı.
Menengiç kahvesi, Latincesi pistacia terebinthus denilen menengiç ağacından üretilen bir kahvedir. Antep Fıstığı’nın aşılanmamış hali olan menengiç bitkisi Türkiye’nin Güneydoğu, Akdeniz ve Doğu Anadolunun belli bölgelerinde yetişen yabani bir bitkidir.
Çedene, bıttım, çitlembik, melengiç, sakızlak, çıtmık gibi yöreye göre değişen adlarla tanınan menengiç, özel olarak yetiştirilen bir bitki değil kırsal alanda dağlık bölgelerde doğal olarak yetişen bir ağacın meyvesidir.
MENENGİÇ KAHVESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI
1800’lü yılların başında Osmanlı Devletinin Arabistan’da yaptığı savaşlar sırasında Yemen’den Anadolu’ya yapılan kahve ticareti durur. Kahveyi çok benimseyen ve alışan yöre halkı kahveye alternatif bir içecek arayışına girer. Bunun sonucunda ise menengiç kahvesini keşfederler.
Menengiç kahvesi nasıl yapılır?
Aktarlarda satılan menengiç kahvesinin yapılışı çok basit.
İşte menengiç kahvesi tarifi…
Malzeme listesi:
2 tatlı kaşığı menengiç kahvesi
2 fincan su veya süt
Toz şeker (isteğe göre)
Menengiç kahvesi yapılışı:
Cezvenin içerisine 2 buçuk kaşık menengiç kahvesi koyun.
Kahvenin üzerine süt ekleyin ve malzemeleri karıştırın.
Süt ve menengiç kahvesini iyice karıştırdıktan sonra ocağın üzerine alarak orta ateşte hiç karıştırmadan pişirin.
Kahve kabarıp taşma evresine geldiğinde ocağın altını kapatın ve fincanlara bölüştürün.
*Tarifte verilen ölçüler 2 kişiliktir. Kişi sayısına göre azaltıp arttırabilirsiniz. Şimdiden afiyet olsun.
MENENGİÇ KAHVESİNİN FAYDALARI NELERDİR?
Antiseptik etkisi vardır. Vücuttaki enfeksiyonu giderir ve mikropları kırar. Öksürüğü yatıştırır. Solunum yollarına iyi gelir. Nefes darlığı çekenlerin ve astım hastalarının tüketmesi tavsiye edilir. Balgam söktürücüdür. Göğsü yumuşatarak kuru öksürüğe iyi gelir.
Kalp ve damar sağlığını korurken, ciddi sonuçlara yol alan kalp krizi ve felç hastalıklarına yakalanma riskini düşürür.
Enerji verir. Ancak kafein içermez. Bu sayede kafeinin neden olduğu rahatsızlıkları yaratmaz. Böbreklerin düzenli çalışmasında katkıda bulunur.
Magnezyum içerir. A, C ve E vitamini bakımından zengindir. Kırışıklıkları azaltır ve cildi gençleştirir. Saçları ve cildi parlatır, güzelleştirir.
About Post Author
Sağlık
Alkol zarar verir mi? Alkolün mideye zararı var mı? Alkol uyutur mu? Alkol ve karaciğer iltihaplanması
Alkolün zararları yıllardır konuşuluyor. Peki, alkol kişiyi nasıl etkiliyor? Alkol alan kişinin vücudunda neler oluyor?
Beyni küçültüyor mu, üreme sağlığını olumsuz etkiliyor mu? Bu soruların yanıtını İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ergün Kasapoğlu verdi.
BEYNİNİZİN YÖNETİMİNİ KAYBEDEBİLİRSİNİZ
İlk yudumdan 30 saniye sonra alkol beyne ulaşır. Beyin hücrelerinin mesaj göndermek için kullandığı kimyasalları ve yolları yavaşlatır. Bu ruh halinizi değiştirir, reflekslerinizi yavaşlatır ve dengenizi bozar. Aynı zamanda düşünme ve yaşadıklarınızı belleğinize saklama yetinizi olumsuz yönde etkiler.
BEYNİ KÜÇÜLTÜYOR
Uzun süreli tüketilen alkol, beyninizin görünüm ve işleyişini de etkiler. Hücreler değişmeye başlar ve hatta daha da küçülür. Bu küçülmeyle birlikte; düşünme, öğrenme ve öğrendiklerinizi hatırlama beceriniz giderek azalmaya başlar. Aynı zamanda vücut ısınızın sabit tutulmasını ve hareketlerinizi kontrol etmeyi zorlaştırabilir.
UYUMANIZA DEĞİL; UYUŞMANIZA NEDEN OLUR!
Alkolün beyindeki yavaşlama etkisi sizi uyuşuklaştırabilir. Uykuya kolay geçtiğinizi düşünseniz de aksine derin uyku olan REM uykusuna geçemezsiniz ve vücudunuz gece boyunca alkolü işlemeye devam eder.
ARTTIKÇA HASTALIKLARLA KARŞILAŞMA RİSKİ ARTAR
Alkol midenizi tahriş eder ve midenizin daha fazla asit üretmesine neden olur. Yeterli asit ve alkol biriktiğinde mide bulantısı yaşayabilirsiniz. Uzun süreli alkol kullananlarda reflü, mide ülseri, ince ve kalın bağırsak problemleri sık görülür. Pankreas, insülin ve bağırsakların yiyecekleri parçalamasına yardımcı olan diğer kimyasalları yapar. Ancak alkol tüketimi kimyasalların pankreas içerisinde kalmasına, iltihaplanmaya ve beraberinde ciddi bir hasara neden olabilir. Karaciğeriniz, içtiğiniz alkolün neredeyse tamamını parçalar. Bu süreçte birçok toksini işler. Zamanla aşırı içki, organı yağlı hale getirir ve kalın, lifli doku oluşturur. Bu kan akışını sınırlar; bu nedenle karaciğer hücreleri hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları şeyleri almazlar.
KALP RİTMİNİ BOZAR
Fazla alkol tüketimi kalbinizin ritmini bozarak kalp kasınızın zarar görmesine ve gelecekte kalp hastası adayı olmanıza neden olabilir.
VÜCUT SICAKLIĞINI DEĞİŞTİRİR
Alkol, kan damarlarını genişleterek cildinize daha fazla kan akışı oluşturur. Bu durum kısa süreli olsa da vücut ısınızın hızla yükselmesine ve kızarmanıza neden olabilir. Öte yandan, uzun süreli, ağır içki kan basıncınızı artırır. Vücudunuz stres hormonlarını serbest bırakır ve kan damarlarını daraltır, bu nedenle kalp kan pompalamak için çok daha fazla efor harcar.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GİDEREK ZAYIFLATIR
Alkol, vücudunuz mikroplarla savaşmak için ihtiyaç duyduğu beyaz kan hücrelerinin sayılarını düşürdüğü için bağışıklık sisteminizi de zayıflatır. Uzun süreli aşırı alkol tüketenlerin zatürre ve tüberküloz gibi akciğer hastalıklarına yakalanma olasılığı daha yüksektir.
ÜREME SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLER
Alkol içerisindeki güçlü kimyasallar, kadınlarda ve erkeklerde sonu infertiliteye giden sağlık problemlerine neden olur.
KEMİKLERİ İNCELTİR, KASLARI ZAYIFLATIR
Uzun süreli alkol kullanımı kalsiyum seviyenizi düşürür ve vücudunuzun yeni kemik inşa etmesini önler. Osteoporoz adı verilen bu durumda kemikleriniz incelerek kırılganlaşır. Ateş ayrıca kaslarınıza olan kan akışını sınırlar ve onları oluşturan proteinlerin yoluna girer. Zamanla, daha düşük kas kütlesi ve daha az kuvvete yol açar.
About Post Author
-
Ekonomi7 gün ago
EYT gidiyor YES geliyor: Yeni Emeklilik Sistemi’nde 4400 gün prim yeterli
-
Ekonomi7 gün ago
Borçlular yaşadı: 2025’in ilk müjdesi borçlar ve sicil affı oldu
-
Ekonomi7 gün ago
Konut kredilerinde faiz oranları düştü: İşte 500 bin ve 1 milyon TL kredinin geri ödeme hesaplaması
-
Gündem2 gün ago
Kadın garsonun yüzüne tabakla vurdu
-
Ekonomi2 gün ago
Kira artış oranları belli oldu: Şubat ayında kira zamları ne kadar olacak?
-
Ekonomi1 gün ago
1991-1998- 2001- 2008 arası çalışanların emeklilik tablosu hesaplandı
You must be logged in to post a comment Login