Suriyeli kadınlar tecavüzü anlattı! Herkesin önünde 6 kişi tecavüz etti
Suriye’de Beşar Esad rejiminin cezaevlerinde yasadışı olarak tutulan, işkence gören ve tecavüze uğrayan kadınlar, gördüklerini anlattı.
SURİYE İnsan Hakları Ağı’nın (SNHR) kayıt altına alınan tutuklamalardan derlediği bilgilere göre, çatışan taraflara ait gözaltı merkezlerinde en az 8 bin 633 kadın tutuluyor. Bunlardan en az 7 bin 9’u Esad rejimine ait cezaevlerinde yargılanmaksızın alıkonuluyor.
SNHR verileri, rejim güçlerinin gözaltı merkezlerindeki en az 864 kadına ve 18 yaş altındaki en az 432 kız çocuğuna yönelik 7 bin 699 tecavüz vakasına karıştığını bildiriyor.
Ancak gerçekte tutuklu ve tecavüz edilen kadın sayısının, bu rakamların çok üzerinde olduğu biliniyor. Bunun nedeni tutuklamaların çoğunun kayıt altına alınmadan gerçekleştirilmesi ve tecavüz mağduru kadınların sessiz kalmak zorunda bırakılması.
‘9. SINIFTA BİR KIZA HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE 6 KİŞİ TECAVÜZ ETTİ’
Şam’ın Doğu Guta bölgesinde yaşayan Um Muhammed, yüzünü başörtüsü ile kapatarak, 2012 yılında sabah saatlerinde işe gittiği sırada rejim güçlerince bir arabaya bindirilerek gözaltı merkezine götürüldüğünü ve dövüldüğünü anlattı.
3 kez sorgulandıktan sonra 7 kadın tutuklu ile aynı odaya konduğunu ve bu sırada başörtüsünün zorla çıkarıldığını ifade eden Um Muhammed, “İçerideki herkesin maruz kaldığı işkenceler yüzlerinden okunuyordu. 9. sınıfta bir kız çocuğu vardı. Ona odadaki herkesin gözü önünde 6 kişi tecavüz etti. Çocuk çok dindar bir aileye mensuptu. Daha sonra onu başka bir yere götürdüler ama geri dönmedi. Eğer hayatta olsa dönerdi” diye konuştu.
’55 YAŞINDAKİ BİR KADINA DAHİ TECAVÜZ EDİLDİ’
Başörtüsünün çıkarılmasına itiraz ettiğini belirten Um Muhammed, “Bu nedenle ilk etapta işkence gördüm. Herkesin gözü önünde tecavüze maruz kaldım. 55 yaşındaki bir kadına dahi tecavüz edildi.” dedi. Gözaltına alındıktan 5 ya da 6 gün sonra tek kişilik hücreye konulduğunu, yaklaşık 2,5 ay boyunca, 10 günde bir ekmek ve biraz peynirle yaşadığını, hastalandığını ve sinir sisteminin çöktüğünü anlattı.
Um Muhammed “İri yarı biri gelip beni bayıltana kadar döverdi. Benim durumumda birisi daha vardı. 30’lu yaşlarda bir öğretmendi. O benden daha ağır muamelelere maruz kaldı.” ifadesini kullandı.
‘ONURUNUZLA GİRERSİNİZ, ANCAK ONURUNUZLA ÇIKAMAZSINIZ’
Esad rejiminin cezaevlerine giren her kadının tecavüz ve tacize maruz kaldığını anlatan Um Muhammed, “Oraya onurunuzla girersiniz ama onurunuzla çıkamazsınız. Kadınlara defalarca tecavüz ve işkence ediliyordu. Ben hücrede kalıyordum ama işkence ve eziyet seslerini duyuyordum. O sesler kulağımda, beynimde. Unutulmaz.” dedi.
Um Muhammed, cezaevinden çıktıktan sonra da mağduriyetinin sürdüğünü, ailesinin kendisini reddettiğini, amcasının oğlu ile evlendiğini ancak, tecavüze uğradığı öğrenildikten sonra boşandığını söyledi.
‘BANA HER VURDUKLARINDA YERE DÜŞÜYORDUM ANCAK KALDIRIP TEKRAR VURUYORLARDI’
Rejim hapishanelerinde işkence gören Hamalı iki çocuk annesi Sayha El Barudayi de, eşiyle birlikte Lübnan’ın başkenti Beyrut’a giderken yoldaki bir kontrol noktasında gözaltına alındığını dile getirdi. Barudayi, eşine ait avcılık ruhsatını çantasında taşıdığı için tutuklandığını belirterek, gözaltı merkezinde “teröre yardım ve yataklık” suçlaması ile 4 saat boyunca sorgulandığını ve işkenceye maruz kaldığını dile getirdi.
Hamalı Barudayi, “Bana her vurduklarında yere düşüyordum ancak kaldırıp tekrar vuruyorlardı. Bütün bunların ardından askeri birimde tekrar sorgulandım. Akabinde ellerimi arkadan kelepçeleyip gözlerimi bağladıktan sonra beni bir hücreye attılar. 48 saat sonra kapıyı açıp bir dilim ekmekle 3 tane zeytin attılar” dedi.
‘ŞOKUN ETKİSİYLE YA İSNAT EDİLEN BÜTÜN SUÇLARI ‘İŞLEDİM’ DİYECEKSİN YA DA DİRENECEKSİN’
İşkencelerden sonra şoka girdiğini anlatan Barudayi şöyle devam etti: “Şokun etkisiyle ya isnat edilen bütün suçları ‘işledim’ diyeceksin ya da direneceksin. Ben direnmeyi seçtim ve serbest bırakılsam da tutuklu kalsam da direnmeye yemin ettim. Ben Kızılay’da gönüllü çalışan biriydim. Tarafsız bir şekilde her yaralıya ya da muhtaç insana yardım ederdim. Ancak bu zorbalar bizi teröre yardım etmekle suçluyorlardı.”
Barudayi, tutulduğu odada 3 kadının daha bulunduğunu ve onların da kendisi gibi suçlarla itham edildiğini belirterek, maruz kaldığı muamelenin ağırlığını “Beni 8 saat gözlerim kapalı, ellerim arkadan kelepçeli ve ayaklarım prangalı şeklide sorgulayan kişi ise neredeyse çocuğum yaşındaydı” sözleriyle ifade etti.
‘AÇLIKTAN KEMİKLERİ ÇIKMIŞ, DÖVÜLMEKTEN YAŞLANMIŞ, HAREKET EDEN CESETLER GİBİYDİLER’
Sorguda başörtüsünün kaldırılıp vücudunun üst kısmının açıldığını ve darp edildiğini anlatan Barudayi, işlediği iddia edilen suçları kabul etmeyince tabanı su dolu bir odaya götürülüp elleri arkadan kelepçeli şekilde asılmasını şöyle aktardı:
“Bana çeşitli fiziki işkenceler yaptılar. Bayılınca askıdan indirip
yerdeki suya elektrik vererek tekrar ayıltıyorlardı. 66 kişi Humus merkez hapishanesine sevk edildik. Bizi uyuşturucu, tecavüz ve cinayet suçlarından yargılanan kişiler ile aynı koğuşa koydular. Anne, baba ve çocuklarla bütün bir aileyi bir arada görmem ve Banyas katliamından kurtulan 18 yaşındaki kızların hapishanelerde suçlu gibi tutulduğuna şahit olmak beni adeta travmaya soktu. Sanki Suriye’deki tüm kadınlar tutukluymuş gibi bir fikre kapıldım.”
Humus’tan sonra Banon Cezaevi’ne sevk edildiğini ve orada işkence gören insanlara şahit olduğunu anlatan Barudayi “Açlıktan kemikleri çıkmış, dövülmekten yaşlanmış, hareket eden cesetler gibiydiler” dedi.
‘İNDİĞİM MERDİVENLERDE SADECE ÖLÜM VE CESET KOKUSU ALIYORDUM’
Barudayi, “Banon Cezaevi’nde Filistin birimine sevk edildiğimde orada İranlı Şiilerin varlığı dikkatimi çekti. Beni kalacağım koğuşa götürürlerken indiğim merdivenlerde sadece ölüm ve ceset kokusu alıyordum. Odalar hep ölüm kokuyordu” diye konuştu.
Kendisinden başka 43 kadının olduğu bir koğuşa kapatıldığını, enfeksiyon kapmış kadınların bulunduğu koğuşta pencere bulunmadığını ifade eden Barudayi, “Sanki onları kurtaracak semadan inen biriymişim gibi yanıma yaklaştılar ve dışarıda neler olduğunu sordular. Sanki yarın Esad rejimi yıkılacak ve onlar da serbest kalacak gibi heyecanlı ve telaşlıydılar” değerlendirmesini yaptı.
Barudayi, koğuşta 3 gün yemeksiz kaldıktan sonra her dört tutukluya haşlanmış bir patates getirdiklerini söyledi ve şunları kaydetti:
“Listelerde adım olmadığı için bana porsiyon düşmüyordu. Yanımdaki kadınlar paylaştı benimle. O kadar zorluklar içerisinde yaşamamıza rağmen paylaştıkları patatesleri beni ağlatarak rahatlattı. İki hafta kaldım. 3 kez sorgulandım koridorlarda. Özellikle 21.00’den sonra gençlerin inleme seslerinden uyuyamazdık. 09.00 ve 17.00’de 15 dakikalık molaya çıkarılırdık.”
Barudayi, sorgu koridorlarını temizlemekten sorumlu Yediler (Es Sebaat) isimli rejim güçlerinin ceset taşıdığına şahit oldukları anı şöyle aktardı:
“Bir kez arkadaşımız idrar hastalığına yakalandı. Lavaboya götürmek için izin verdiler ama bitince lavaboda kalmamızı istediler. Unutttuk ve çıktık.
Çıkarken Yediler’in bezler içinde ölüleri taşıdıklarını gördük. Serum takılı eli bezden dışarı çıkmış şekilde sürüklenen cesetler gördük. Sanki zaman durdu o anda.” Barudayi, Adra Cezaevi’ne sevk edildikten 2 hafta sonra çıktığı duruşmada beraat ettiğini belirtti.
Rejim hapishanelerinde tecavüze uğrayan ve rejimin birçok zulmüne maruz kalan 24 yaşındaki Hamalı Meryem ise 4 çocuk annesi. İçsavaşın başında amcasının iki oğlunun Hama’da öncülük ettiği gösterilere katılan Meryem, rejimin şiddete başvurmasından sonra, yaralıların tedavisi için Hamidiye’de sahra hastanesi açtıklarını ve kendisinin de gönüllü olarak hastanede çalışmaya başladığını söyledi.
Meryem, rejim güçleri Hama’ya girdiği sırada hastanedeki bir Esad muhbiri tarafından ihbar edildiğini belirterek, “Kocam Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nde memurdu. Onu yakalamış ve sorguda beni sormuşlar. Kocam da eşi olduğumu söyleyince ondan bilgi almaya çalışmışlar. Bu sırada arkadaşlarım bana kaçmamı söylediler ama ben çocuklarımı çok özlemiştim. Rejimin Hama’daki gösterileri bastırmaya çalıştığı sırada ben sabah 6’da anne babamın evine geldim” dedi.
Çocuklarına sarılıp ailesi ile hasret giderdiği anda rejim güçlerinin aniden kapıyı kırarak eve baskın yaptığını ve 4 yaşındaki çocuğunu sağa sola savurarak, “Annen nerede?” diye sorduklarını söyleyen Meryem, “Kızım o gün korkudan altına kaçırdı. O günden beri halen tuvaletini tutamıyor. Şebbihalar benim başörtümü ve üzerimi açarak tüm mahallenin önünde yerlerde sürüklemeye başladılar. Beni zırhlı araca bindirdiklerinde araçta benimle birlikte 4 genç kız daha gördüm.”
Meryem, şöyle devam etti: “Birime ulaştığımızda ‘Teröristler geldi’ diye haykırmaya başladılar. Komutan Süleyman adında birinin odasına girdiğimizde, bir taraftan fıstık yiyen, bir taraftan da ırzımıza, şerefimize söven biriyle karşılaştık. O günden beri o fıstığı ne alırım ne yerim. Hapishanede elimize 581 veya 518 rakamı vererek fotoğraflarımızı çektiler. Ayrıca ‘Kadınları kadın polis arar’ cümlesi koca bir yalandır. Beni bir asker soyarak aradı. İçim yandı.”
‘ÖN TARAF OFİS ARKA ODA TECAVÜZ ODASI İDİ, ‘ALLAH İÇİN YAPMA’ DERDİM, ‘ALLAH YOKTUR’ DERDİ’
Meryem, bu süreçten sonra yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Sorgu odası tek yataktan ibaret bir yer. İşkencenin sınırı yok. Saat gece 12’den sonra ne olurdu bir bilseniz. Komutan Süleyman, en güzel kızları seçip odasına getirtirdi. Ofisinde iki oda vardı. Arka oda tecavüz odasıydı. ‘Allah için yapma’ derdim. ‘Allah yoktur’ derdi. ‘Peygamber için’ derdim. ‘O izinde’ derdi. ‘Kim daha tatlı? Özgür Suriye Ordusundakiler mi, biz mi?’ diye iğrenç sorular sorardı. Tecavüze uğrayan bir kız hamile kaldı. Hamileyken de tecavüze uğruyordu. 6. ayında doğum yaptı. Çocuğunu önünde kurşun sıkarak öldürdüler. O kız aklını oynattı. Şimdi ailesi onu iple bağlıyor. Başka bir arkadaşım 3. sınıf tıp fakültesi öğrencisiydi. Bekârdı. Ona da tecavüz edildi. Sefire bölgesinden Ahmet diye bir genç vardı, bizim yakarışlarımızı duydukça ağlardı. Her gün sabah işkence. Akşam tecavüz. Kimse bize duyarlı olmadı. Sesimiz duymadı. Ne yaptık? Yaralılara yardım ettik. Muhasara altında olan ailelere gıda gönderdik.”
‘SESİMİZ DUYURMAK İÇİN SADECE RECEP TAYYİP ERDOĞAN BABAMA SESLENİYORUM’
Meryem, hapishaneden çıktıktan sonra çok büyük şaşkınlık yaşadığını, güler yüz ve merhametle karşılanmayı beklerken tüm toplumun kendilerini tecavüze uğradıkları için aşağıladığını belirterek, bakkala bile girip alışveriş yapamadığını söyledi.
Meryem, kocasının kendisini boşadığını, tüm ailesinin kendisinden yüz çevirdiğini, bayramlarda dahi telefonlarına çıkmadıklarını, üstelik kardeşinin kendisini öldürmekle tehdit ettiğini belirtti.
“Sesimiz duyurmak için sadece Recep Tayyip Erdoğan babama sesleniyorum. Herkese sesimizi ulaştırdık ABD’ye, insan hakları örgütlerine, ama nafile kimse duymadı. Erdoğan tutukluk sürecinden sonra serbest bırakılan kadınlara yardım eli uzatsın.” çağrısında bulunan Meryem, hala içeride olan arkadaşlarını merak ettiğini söyledi ve onların unutulmaması gerektiğini vurguladı.
HİÇBİR KURUMDAN YA DA KİŞİDEN DESTEK ALMADAN AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYORUZ. TEK GELİRİMİZ GÖRDÜĞÜNÜZ REKLAMLARDIR. İLGİNİZİ ÇEKEN REKLAMLARA 1 DEFA TIKLAMANIZ BİZİM AYAKTA KALMAMIZI SAĞLAYACAKTIR. TEŞEKKÜRLER!
About Post Author
Gündem
Bolu yangınında alevlerin arasında kayıt yapmış: İlk kez yayınlanan dehşet anları
Bolu’daki büyük yangın sonrası, Grand Kartal Otel’deki yangın merdiveni konusu yoğun tartışmalara neden oldu. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, otelde iki adet yangın merdiveni bulunduğunu açıklamıştı. Ancak yapılan incelemeler, yangın merdiveninin otel içinde yer aldığını ve yangının üst katlara sıçramasında bu merdivenin büyük bir etkisi olduğunu ortaya koydu. İşte o anlara ait görüntüler…
YANGIN MERDİVENİ, YANGINI DAHA DA ŞİDDETLENDİRDİ
Yangın sırasında çekilen görüntüler, yangın merdiveninin otelin ortasında yer aldığını ve yangının alt katlardan üst katlara doğru hızla yayılmasına neden olduğunu gözler önüne serdi. Alevler arasında kaçış yolu bulmaya çalışan insanlar için bu merdiven, adeta engel teşkil etti. Rüzgarın etkisiyle gece yarısı şiddetini artıran yangın, büyük bir tehlike yarattı.
OTEL SAHİBİ VE İHMALLER KONUSUNDA AÇIKLAMALAR
Yangının ardından, otelde yangın merdiveni olup olmadığı en çok tartışılan konulardan biri oldu. Görüntüler, yangın merdiveninin içeride yer almasına rağmen, yangının bu alanı kullanarak daha da yayıldığını gösteriyor. Bu sebeple, yangın merdiveninin dışarıda olması gerektiği ifade ediliyor.
Otelin sahibi Halit Ergül’ün de aralarında bulunduğu 9 kişi gözaltına alındı. İhmaller zincirinin sorumluları arasında yer alan otel sahibi ve diğer kişiler, yasal işlemler kapsamında gözaltına alındı.
BOLU BELEDİYESİ VE KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI ARASINDAKİ DENETİM TARTIŞMASI
Yangın sonrası, Bolu Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında denetim ve ihmaller konusunda fikir ayrılıkları yaşandı. Bakan Ersoy, denetim sorumluluğunun Bolu Belediyesi’nde olduğunu belirtirken, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Bakan Ersoy’u doğruyu söylememekle suçladı.
About Post Author
Ekonomi
Diyarbakırda petrol bulundu: Tüm araziler kamulaştırılacak
Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesinde petrol arama çalışmaları için hazırlıklar tamamlandı. Güleçoba, Kırkpınar ve Hatipoğlu köylerinde başlayacak sondaj çalışmaları, bölge halkında büyük bir heyecan yarattı. Türkiye Petrolleri AŞ (TPAO) Batman Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülecek projeye 96 milyon lira bütçe ayrıldı. Ancak, bazı özel arazilerin kamulaştırılması gerektiği de duyuruldu.
ÜÇ SONDAJ KUYUSU AÇILACAK
AR/TPO/K/M43-b2 ruhsat numaralı sahada, döner sondaj tekniğiyle üç tespit kuyusunun açılması planlanıyor. Harmanardı-1, Güleçoba-2 ve Güleçoba-3 adını taşıyan bu kuyular, bölgedeki petrol varlığının tespit edilmesinde önemli rol oynayacak.
ÖZEL ARAZİLER KAMULAŞTIRILACAK
Petrol arama projeleri kapsamında, sondaj çalışmalarının yapılacağı bazı özel araziler için kamulaştırma süreci başlatılacak. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Batman Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülecek olan bu süreç, arazilerin sahipleri için belirsizlik yaratabiliyor.
PETROL REZERVİ BELİRLENECEK, ÜRETİM YAPILMAYACAK
Bu proje, yalnızca bölgedeki petrol rezervinin belirlenmesine odaklanacak. 96 milyon liralık yatırım ile petrolün varlığı ve miktarı tespit edilecek, ancak üretim faaliyeti yapılmayacak. Bu adım, bölgenin petrol potansiyeli hakkında daha kesin veriler elde edilmesini sağlayacak.
Diyarbakır’da başlayan bu önemli çalışmalar, hem bölge ekonomisi hem de Türkiye’nin enerji kaynakları açısından büyük bir gelişme olarak değerlendirilirken, ilerleyen süreçte üretim faaliyetlerinin de gündeme gelebileceği düşünülüyor.
About Post Author
Dünya
ABD Başkanı Trump resmen duyurdu: Stargate projesi resmen başlıyor
ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin yapay zekâ altyapısını güçlendirmek amacıyla özel sektörden 500 milyar dolarlık büyük bir yatırımın yapılacağını açıkladı. Bu dev proje, ABD’nin teknoloji alanındaki rekabet gücünü artırmayı hedefliyor.
ÖNEMLİ İSİMLER TOPLANTIYA KATILDI
Trump, yapay zekâ altyapısına yönelik bu büyük adımın duyurusunu, OpenAI CEO’su Sam Altman, SoftBank CEO’su Masayoshi Son ve Oracle Yönetim Kurulu Başkanı Larry Ellison’un katılımıyla düzenlediği basın toplantısında yaptı. Ortaklaşa başlatılacak ‘Stargate’ girişimi, OpenAI, Oracle ve SoftBank tarafından hayata geçirilecek.
YENİ PROJE 500 MİLYAR DOLARLIK YATIRIMLA BAŞLAYACAK
Trump, ABD’nin yapay zekâ altyapısına yapılacak 500 milyar dolarlık yatırımın tarihteki en büyük yapay zekâ altyapı projesi olacağını belirtti. Ayrıca, bu projeyle birlikte 100 binden fazla Amerikalıya yeni iş imkânı yaratılması bekleniyor.
YATIRIMI GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN ACİL DURUM KARARLARI ALINACAK
Trump, bu projeyi hayata geçirmek için acil durum kararları alacaklarını vurguladı. Ayrıca, yeni tesislerin kurulmasıyla ilgili süreçlerin hızlandırılacağına ve elektrik üretiminde büyük bir kapasite artışı sağlanacağına dikkat çekti.
About Post Author
-
Ekonomi20 saat ago
Narin’in öldürülme sebebini açıkladı: Dehşete düşüren sözler
-
Genel6 yıl ago
En etkileyici kız tavlama sözleri
-
5 yıl ago
Fetullah Gülen öldü mü?
-
5 yıl ago
Genelkurmay arşivinden Çanakkale
-
5 yıl ago
Bu köye kapısı olan asma köprüden giriliyor
-
Spor2 yıl ago
Galatasaray’ın yıldızı Torreira’nın, Devrim Özkan’a aşkını ilan ettiği paylaşım olay oldu
-
Magazin2 yıl ago
Konya’daki açılışında protesto edilen Selin Ciğerci’den ilk açıklama: Dik durmaya çalışıyorum
-
Politika2 yıl ago
Cumhurbaşkanı adaylık ücreti netleşti: Aday olabilmek için milyoner olmak gerekiyor
You must be logged in to post a comment Login