/home/u735001514/domains/tersbakis.com/public_html/wp-content/themes/zox-news/parts/post-single.php on line 153
">
Warning: Undefined array key 0 in /home/u735001514/domains/tersbakis.com/public_html/wp-content/themes/zox-news/parts/post-single.php on line 153
Warning: Attempt to read property "cat_name" on null in /home/u735001514/domains/tersbakis.com/public_html/wp-content/themes/zox-news/parts/post-single.php on line 153
Koronavirüs aşısında sevindiren gelişme!
İlk olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı, daha sonra Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın detaylarını paylaştığı yerli Kovid ilacının sentezlendiği ve üretildiği tesisler, kapılarını açtı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, TÜBİTAK, İstanbul Medipol Üniversitesi ve Atabay İlaç işbirliğiyle, Kovid-19 tedavisinde kullanılan ve etkin sonuçlar veren ‘Favipiravir’ isimli ilacın yerli sentezi, Doç. Dr. Mustafa Güzel ve Zeynep Atabay Taşkent’in koordinasyonunda 32 kişilik ekip tarafından başarıldı.


10 Temmuz’da Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatını da alan ilacın artık tüm üretim aşamaları ülkemizde gerçekleştirilecek, böylece hiçbir şekilde dışa bağımlılığımız olmayacak. İlaç molekülünün sentezlendiği laboratuvardan, endüstriyel üretim bantlarına kadar tüm detayları anlatan Atabay Kimya ve Medipol Üniversitesi ekibi, salgının başlarında Çin’den ithal etmek zorunda kaldığımız Kovid ilacı ‘Favipiravin’in 10 bin kutuluk ilk parti üretiminin de hastanelere dağıtılmak üzere Sağlık Bakanlığı’na bağışlanacağını vurguladı.
ERDOĞAN’IN YERLİ İLAÇ ÇAĞRISI İÇİN TÜRKİYE’YE DÖNDÜ
Yaklaşık 22 yıl ABD’de yaşayan ve ilaç geliştirme konularında kendine ait 80 patenti bulunan İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve İlaç Keşif ve Geliştirme Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mustafa Güzel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerli ilaç konusundaki heyecanından etkilenip 5 yıl önce Türkiye’ye geri döndüğünü anlatarak, “ABD’de çok büyük ilaç firmalarında çalıştım ama ülkem için bir şeyler yapmak istedim.
Pek çok çalışma yürütüyoruz yerli ilaç konularında. Favipiravir bunların başında geliyordu. Çok büyük bir ekip var bu işin arkasında. Bayram dahil gece gündüz çalıştık ve 40 günde bunu başardık. Benim için babalar günü hediyesi oldu çünkü o gece sonuç aldık. Ruhsatımızı da 10 Temmuz’da alarak endüstriyel üretime başladık” dedi.
“HAMMADENİZ YOKSA İLAÇ ÜRETEMEZSİNİZ”
Doç. Dr. Güzel, “Bu ilaç aslında Japon menşeili, Çin’de üretilen bir ilaç. Jenerik ilaç üretimi, ülkemizde pek çok firmanın başarıyla gerçekleştirebildiği bir süreç. Ancak çoğu firma, hammaddeyi ithal edip burada son ürün olarak üretiyor. Salgın gibi tüm dünyayı etkisine alan durumlarda, hammadde ya da ilaç sarfının ithal edilememesi durumunda üretim yapmanız mümkün değil.
Bizim yaptığımız jenerik ilacın diğerlerinden en büyük farkı bu. Molekülünü sentezleyip hammaddesini tamamen kendi ülkemizin imkanları ile üretebileceğiz. Dolayısıyla ithalat yapmamızı gerektiren bir aşama olmayacak. Kamu, üniversite ve sanayi işbirliği sayesinde bunu yaptık. Umarım bizi ülke olarak daha üst seviyelere taşıyacak, sıfırdan kendi molekülümüzü üretebileceğimiz projeler için bir başlangıç olur bu” diye konuştu.
ÇALIŞMALARA SALGINDAN ÖNCE BAŞLADILAR
Bu konuya sahip çıktığı için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a minnettar olduklarını anlatan Doç. Dr. Güzel, sözlerini şöyle devam etti: “Halen dünyayı etkisi altında tutan, 600 bin kişinin hayatını kaybetmesine yol açan Kovid-19 tedavisinde 3-4 tane ilaç öne çıkmış durumda.
Bunlardan biri de bu ilaç. Aslında salgından önce bu ilacın sentezlenmesiyle ilgili çalışmalara başlamıştık ama bu pandemi, süreci daha da hızlandırdı. 3 Mayıs’ta fiili olarak laboratuvara girdik. Gece gündüz hem bu laboratuvarda hem analiz laboratuvarlarımızda çalışmalarımızı yürüttük.
40 gün zarfında, 8 basamaktan oluşan, 27 bileşenin bir araya geldiği ilacın hammaddesinin, laboratuvar ölçekli üretimini gerçekleştirdik Ancak aynı etkinlikte, endüstriyel üretime de geçirebilmemiz gerekiyordu. Bunu da başardık. Şimdi 50 kilo yani yaklaşık 60 bin kutuluk hammaddeyi 4 gün içerisinde üretebilir durumdayız. Ülkemiz adına bence çok büyük bir başarı ve özellikle Kovid’de ilk defa yurtdışına da açılabileceğimiz bir ürün olarak düşünebiliriz bunu”
“AİLEMİ EN SON RAMAZAN BAYRAMINDA GÖRDÜM”
Atabay Kimya’nın tahsis ettiği laboratuvarlarda 12 araştırmacısı ve firmanın da sentez ve analiz konusundaki ekibiyle bayram seyran demeden çalıştıklarını söyleyen Doç. Dr. Güzel, sözlerini şöyle noktaladı: “İki aydır buraya çok yakın bir otelde konaklıyoruz. Babalar günü, bayram arifesi de dahil çalıştım.
Ailemi en son Ramazan bayramında gördüm. Ondan sonra eşimden sitemler almaya başlayınca, ben eve gidemediğim için o çocuklarımla beraber otele geldi ve en azından birkaç gece ailemle hasret giderebildik. İlacı sentezledikten sonra hammaddeyi ilk ilk kez elime aldığımda, bu işin artık Türkiye’de de başarılabileceğine bir kez daha inandım. Sizin yaptığınız bir molekülün hastalara verildiğini görmek, onlara şifa olduğunu bilmek, sözle ifade edilemeyecek kadar özel bir duygu.”
“EKİPMANLARIMIZI BİLE KENDİMİZ ÜRETİYORUZ”
Atabay Kimya’nın Gebze’deki 300 dönümlük arazisindeki tesislerinde yer alan laboratuvarlarda sentezlendikten sonra, endüstriyel ölçekte de üretilmesine başlanan hammaddesinin ihracatta ülkemize önemli katkılarının olacağını vurgulayan Fabrika Direktörü Şahin Gürsel, “Yaklaşık 50 yıldır bu fabrikada çalışıyorum. Şimdiye dek 100’e yakın hammadde üretmeyi başardık. Buradan gelen tecrübemizle Favipiravir’in etken maddesini önce laboratuvarda, 100 gram hacminde elde ettik. Sonra bunu nasıl endüstriyel boyuta ulaştırabiliriz, bununla da ilgili de bir süre çalıştık.
Çünkü asıl önemli olan, hammaddenin etkinliğini bozmadan daha yüksek hacimlerde üretilebilmesiydi. Bunu yapabilmek için de kimya ile ilgili bazı ekipmanlarınızın olması gerekiyor. Paslanmaz reaktörler, emaye reaktörler veya cam reaktörler gibi… Bu dev ekipmanların çoğu da aslında yurt dışından ithal edilir. Biz bunu dahi yerli imkanlarımızla gerçekleştiriyoruz. Çünkü Atabay Makine Sanayii diye ayrı bir bölümümüz var. Orada, kimyayla ilgili tüm bu ekipmanları kendimiz yapıyoruz” dedi.
“HEM GRİP HEM İKİNCİ KOVİD DALGASINA HAZIRIZ”
Favipiravir hammaddesi olarak 50 kiloluk üretimden yaklaşık 60 bin kutu ilaç elde edildiğini söyleyen Gürsel, şunları söyledi: “Esas amacımız, ülkemizin iç ihtiyacını karşıladıktan sonra yurtdışına da ihraç yapabilmek. Biz, daha önce influenza salgını olduğu dönemde, domuz gribinin tedavisindeki en etkili ilaçlardan ‘Oseltamivir’ adlı etken maddeyi de ülkemizde hammadde olarak üretmeyi başarmıştık. Önümüzdeki sonbahar ve kış aylarında yine ciddi bir grip salgını dönemi bekleniyor. Buna Kovid’in de eklenme riski var.
Hem grip ilacını, hem de Kovid ilacını yüzde 100 yerli olarak ülkemizde üretebileceğiz. Dolayısıyla Hem Kovid-19 hem de influenzaya karşı ülkemizin ilaç sıkıntısı konusunda herhangi bir endişesi olmayacak. Son salgında da gördük ki böyle durumlarda ülkelerin gümrükleri de kapandığı için hammadde girişi yapılamıyor. Bu nedenle her ülkenin kendi hammaddesini kendi sınırları içinde üretebilmesi hayati önem taşıyor”
“DÜNYADA 300 MİLYON KİŞİ TÜRK AĞRI KESİCİSİNİ KULLANIYOR”
Atabay Kimya Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeynep Atabay Taşkent ise Türkiye’nin ilaç, gıda ve savunma sanayiinde mutlaka dışa bağımlılığı yok etmesi gerektiğinin altını çizerek “Bizim burada görevimiz, ilaç sektöründe dışa bağımlılığı azaltmak. Biz bu kapsamda görevimizi 70’lerden beri en iyi şekilde uygulamaya çalışıyoruz. Son 50 yıldır 100’e yakın ilaç hammaddesi ürettik. Bunlar arasında antibiyotikler, antiviraller ve çok yaygın kullanılan ateş düşürücü, ağrı kesici ilaçlar da var. Dünyada 300 milyon insan burada, Gebze tesislerimizde ürettiğimiz ağrı kesici ilacı kullanıyor. Yılda 3 bin 500 ton hammaddesini üretiyoruz ve dünyanın her yerine ihraç ediyoruz. 2014 yılından itibaren de Favipiravir hammaddesi ile ilgileniyorduk. Sentezini elde etmenin yollarını araştırıyorduk. Doç. Dr. Mustafa Güzel hocamızın ekibi ile kendi araştırmacılarımız, bu konuda bir alt yapı oluşturmuştuk zaten pandemi öncesinde. TÜBİTAK organizasyonu süreci hızlandırmak açısından bize çok destek oldu. tüm bu güçler birleşince Türkiye’nin ilk ve milli ve yerli sentezden ilacını üretmiş olduk, bundan da gurur duyuyoruz” dedi.
BREZİLYA’YA HAMMADDE İHRACATI YAPILACAK
Türkiye’deki ihtiyacı karşılamaya yönelik üretimlerin ardından Favipiravir’in artık dünyaya Türkiye’den ihraç edilebileceğini de vurgulayan Taşkent, sözlerini şöyle noktaladı: “Bazı ülkelerin büyük fabrikaları var. onlara ancak hammadde ihracatı yapabiliyorsunuz. Daha az gelişmiş ülkeler ise bitmiş ürün olarak talepte bulunuyor. Biz Sağlık Bakanlığımız’ın uygun gördüğü sınırlarda, iki kanaldan da gitmeyi planlıyoruz. Kutu ilaca civar ülkelerden çok talep var. Hatta oralarda çok ciddi sıkıntı olan ülkeler var. Azerbaycan, Kazakistan, Irak gibi. Ancak Brezilya gibi biraz daha gelişmiş ve pandeminin şu anda çok kötü seyrettiği daha uzaktaki büyük sanayisi olan ülkelere de hammadde ihracatı planlıyoruz. Ayrıca Amerika ve Avrupa’ya da Favipiravir ihracatı yapabilmek için gerekli ruhsatlandırma çalışmalarına başladık. Kovid-19 tedavi protokolünde kullanılan Japon menşeili bu ilacın yerli hammadde üretimi sayesinde de maliyeti neredeyse yarı yarıya düşecek. Binlerce hastada kullanıldığını düşünürsek, ülkemizin sağlık maliyetlerinde de önemli bir tasarrufa neden olacak. Sayın Cumhurbaşkanımız, yerli sentezle Favipiravir ürettiğimizin müjdesini bizzat kendisi vermişti. Bu konuyu bu kadar önemsemesi, artı Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayımı Mustafa Varank ile TÜBİTAK Başkanımız Sayın Hasan Mandal da bu süreçte bizlere çok destek oldu. İnşallah bu şekildeki üniversite sanayi kamu işbirliklerimiz devam edecek ve sonunda ülkeye yeni bir molekül, yeni bir ilaç kazandırarak bizi Şampiyonlar Ligi’ne taşıyacak çalışmalar yapacağız”
About Post Author

Warning: Undefined array key 0 in /home/u735001514/domains/tersbakis.com/public_html/wp-content/themes/zox-news/parts/post-single.php on line 493
Warning: Attempt to read property "cat_ID" on null in /home/u735001514/domains/tersbakis.com/public_html/wp-content/themes/zox-news/parts/post-single.php on line 493
Ekonomi
Emeklilik yaşı yükseliyor: Mezarda emeklilik dönemine hoş geldiniz

Türkiye’de emeklilik sistemine yönelik yapılan düzenlemeler, çalışanların gelecek planlarını derinden etkiliyor. Özellikle 2008 yılı sonrasında sigortalı olanlar için emeklilik yaşı kademeli olarak 65’e yükseliyor. SGK uzmanlarının açıklamalarına göre, 58-60 yaş aralığında emekli olmak artık oldukça zor. Peki, yeni emeklilik sisteminde neler değişti? İşte tüm detaylar…
2008 SONRASI SİGORTALILAR İÇİN EMEKLİLİK YAŞI 65’E ÇIKIYOR
Sosyal güvenlik reformları kapsamında yapılan değişiklikler, emeklilik sürecinde önemli bir dönüm noktası oluşturuyor. SGK Uzmanı İsa Karakaş’ın açıklamalarına göre, 1 Mayıs 2008 sonrasında sigortalı olanlar için emeklilik yaşı kademeli olarak 65’e yükseliyor. Bu durum, özellikle genç çalışanlar için erken emekliliği neredeyse imkânsız hale getiriyor.
SGK mevzuatına göre, 30 Nisan 2008’den önce sigortalı olanlar, kadınlar için 58, erkekler için 60 yaşında emekli olabiliyor. Ancak 1 Mayıs 2008 sonrasında sigortalı olanlar için bu yaş sınırı kademeli olarak artırılıyor. Yeni sistemde, emeklilik için gereken şartları sağlamak her geçen gün daha da zorlaşıyor.
ERKEN EMEKLİLİK ŞARTLARI ZORLAŞIYOR
SGK sisteminde emekli olabilmek için üç temel kriter bulunuyor:
- Yaş Şartı: 2008 öncesinde sigortalı olanlar için kadınlarda 58, erkeklerde 60 yaş sınırı korunurken, yeni düzenlemeyle 65 yaş zorunlu hale geliyor.
- Prim Gün Sayısı: SSK’lılar için 7.000, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalıları için ise 9.000 prim günü tamamlanması gerekiyor.
- Sigortalılık Süresi: Sigortalılık süresi de emeklilik hakkını belirleyen en önemli faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
1 MAYIS 2008 SONRASI SİGORTALILAR İÇİN KRİTİK DÖNEM
Özellikle 2008 sonrasında sigortalı olan çalışanlar için emeklilik şartları büyük önem taşıyor. Yeni sistemde, sigorta başlangıcı bu tarihten sonra olan kişilerin, emeklilik yaşını 65’e çıkarmamak için prim gün sayılarını mümkün olduğunca erken tamamlamaları gerekiyor. Örneğin, 2015’te sigorta girişi yapılan bir kişi, 2035’e kadar prim gün şartını tamamlarsa 58 yaşında emekli olabilecek. Ancak prim ödemelerini 2048’e kadar uzatırsa, emeklilik yaşı 65’e çıkacak.
SSK, BAĞ-KUR VE EMEKLİ SANDIĞI ARASINDAKİ FARKLAR
- SSK’lılar İçin Avantajlı Durum: Prim gün şartı 7.000 olarak belirlenirken, nispeten daha erken emekli olabilme şansı sunuyor.
- Bağ-Kur ve Emekli Sandığı Daha Dezavantajlı: 9.000 prim günü zorunluluğu nedeniyle, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalıları daha uzun süre çalışmak zorunda kalıyor.
YENİ DÜZENLEMELER GÜNDEMDE
EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) düzenlemesinin ardından kademeli emeklilikle ilgili yeni düzenleme beklentileri de artıyor. Uzmanlar, 2008 sonrası sigorta girişi olanlar için daha esnek bir emeklilik sistemi getirilmesi gerektiğini savunuyor. Ancak mevcut tabloya bakıldığında, 65 yaş emekliliği artık kaçınılmaz hale gelmiş durumda.
Emeklilik planlamasında yaşanan bu değişiklikler, çalışanlar için daha uzun çalışma hayatını zorunlu kılıyor. Gelecekte yeni düzenlemeler gündeme gelir mi bilinmez, ancak şu anki sistemde erken emeklilik giderek zorlaşıyor.
About Post Author
Ekonomi
Aile Destek Ödemeleri’nde flaş gelişme: Bakanlık duyurdu

Hazine ve Maliye Bakanlığı, dar gelirli ailelere yönelik sağlanan Aile Destek Programı hakkında kritik bir açıklama yaptı. 2023 ve 2024 yıllarında aylık 850 TL ile 1.250 TL arasında destek alan milyonlarca aile, 2025 yılında ödemelerin devam edip etmeyeceğini merak ediyor. İşte son gelişmeler ve resmi açıklamaların detayları…
AİLE DESTEK PROGRAMI NEDİR, NE ZAMAN BAŞLADI?
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Haziran 2022’de hayata geçirilen program, geçici bir sosyal yardım projesi olarak tasarlandı. İki yıl boyunca belirlenen kriterleri karşılayan ihtiyaç sahibi ailelere düzenli nakdi destek sağlandı. 2024 Aralık ayına kadar devam eden program kapsamında, Türkiye genelinde milyonlarca hane ekonomik olarak desteklendi.
2025 YILINDA ÖDEMELER DURDURULDU MU?
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yaptığı resmi açıklamaya göre, Aile Destek Programı’nın süresi 2024 sonunda doldu. Programın başlangıç aşamasında “geçici” olarak duyurulduğu vurgulanırken, 2025 yılı itibarıyla ödemelerin otomatik olarak sonlandırıldığı belirtildi. Bakanlık yetkilileri, “Programın uzatılmasına yönelik herhangi bir talimat verilmedi. Süreli bir proje olduğu için sonlandırma kararı alındı” ifadelerini kullandı.
YARDIMLARIN KESİLMESİNE TEPKİLER SÜRÜYOR
Ödemelerin kesilmesi, özellikle düşük gelirli aileler arasında endişeye neden oldu. Sosyal medya platformlarında ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yardımların yeniden başlatılması talepleri artarken, hükümet yetkililerinden şimdilik net bir yanıt gelmedi. Vatandaşlar, alternatif destek mekanizmalarının devreye alınıp alınmayacağını araştırıyor.
HÜKÜMETTEN NET AÇIKLAMA: ‘YANLIŞ BİLGİLERE İTİBAR ETMEYİN’
Bakanlık, basında yer alan “programın gizlice sonlandırıldığı” iddialarına yanıt verdi. Yapılan yazılı açıklamada, “Aile Destek Programı, başlangıçta belirtildiği üzere süreli bir projeydi. Bakanlık tarafından herhangi bir ek karar alınmamıştır. Süre dolduğu için sistem otomatik olarak sonlandı. Haberlerdeki spekülatif bilgiler gerçeği yansıtmamaktadır” denildi.
2025’TE YENİ DESTEK PAKETLERİ GELECEK Mİ?
Dar gelirli ailelerin gündeminde, “Yardımların yerini alacak yeni projeler olacak mı?” sorusu yer alıyor. Hükümet yetkilileri, sosyal yardımlara yönelik farklı programların değerlendirildiğini ancak şu an için somut bir adım olmadığını dile getiriyor. Konuyla ilgili gelişmelerin, önümüzdeki aylarda yapılacak bütçe görüşmelerinde netleşmesi bekleniyor.
SONUÇ: AİLE DESTEK PROGRAMI TARİHE KARIŞTI
2022’de başlayan ve iki yıl boyunca yüz binlerce ailenin hayatına dokunan program, 2025 itibarıyla resmen sona erdi. Vatandaşların, muhtemel yeni destekler için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları ile İŞKUR üzerinden açıklamaları takip etmesi öneriliyor.
About Post Author
Ekonomi
EYT mağdurlarına özel Kademeli Emeklilik formülü

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesinin ardından kademeli emeklilik konusu gündemde kalmaya devam ediyor. Emekli maaşlarına yapılan zamların ardından birçok vatandaş, kademeli emeklilikle ilgili gelişmeleri yakından takip ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın açıklamaları ve TBMM’de ele alınan yasa teklifleri, bu konuda beklentileri artırdı. Peki, kademeli emeklilik düzenlemesi 2025 yılında yürürlüğe girecek mi? İşte son gelişmeler…
KADEMELİ EMEKLİLİK DÜZENLEMESİ GELİYOR MU?
Kademeli emeklilik sistemi, sigortalı çalışanların belirli bir yaşa ve prim gününe ulaştıklarında kısmi emeklilik hakkı kazanmasını sağlayan bir düzenleme olarak biliniyor. Ancak bu sistemin nasıl işleyeceği, sigortalılık başlangıç tarihine ve sigorta türüne bağlı olarak değişiklik gösteriyor.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda gündeme gelen yasa teklifleri sonrasında, EYT kapsamına giremeyen vatandaşlar için kademeli emeklilik beklentisi artmış durumda. Özellikle, prim gün sayısını doldurmasına rağmen yaş şartı nedeniyle emekli olamayan sigortalılar, yeni bir düzenleme yapılmasını talep ediyor.
HÜKÜMETİN KADEMELİ EMEKLİLİK KONUSUNDAKİ TUTUMU
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Emeklilik sisteminde şu an için bir değişiklik planlamıyoruz. Emekli olabilmek için gereken prim ve yıl şartları devam edecek.”
Bu açıklama, kademeli emeklilik düzenlemesi bekleyen vatandaşlar için hükümetin net tutumunu ortaya koyuyor. Ancak bazı uzmanlar, ilerleyen yıllarda bu konuda bir düzenleme yapılabileceğini öngörüyor.
UZMANLAR NE DİYOR?
Sosyal Güvenlik Baş Uzmanı İsa Karakaş, yaptığı değerlendirmede kademeli emekliliğin kaçınılmaz olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Kademeli emeklilik düzenlemesi eninde sonunda yapılacaktır. Çünkü sosyal güvenlik sisteminde büyük bir dengesizlik oluştu. EYT ile bazı vatandaşlar 17-24 yıl gibi kısa sürelerde emekli olurken, diğerleri çok daha uzun süre beklemek zorunda kaldı. Bu sistemin daha adil hale getirilmesi gerekiyor. Benim tahminim, 2027 yılına kadar bu konuda bir düzenleme geleceği yönünde.”
BAKAN IŞIKHAN’DAN SON AÇIKLAMALAR
Bakan Vedat Işıkhan, 13 Ocak’ta katıldığı bir canlı yayında kademeli emeklilik konusuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Burada asla bir mağduriyet söz konusu değildir. Biz mevcut aktüeryal dengeyi koruyarak emeklilerimize aylıkları düzenli bir şekilde ödeyebilmek ve sağlık hizmetlerini sürdürülebilir hale getirebilmek için çalışıyoruz.”
Bu açıklamalar, hükümetin önceliğinin mevcut emeklilik sistemini korumak olduğunu ve kademeli emeklilik konusunda yakın vadede bir düzenleme yapılmayabileceğini gösteriyor.
KADEMELİ EMEKLİLİK BEKLENTİLERİ DEVAM EDİYOR
Her ne kadar hükümet yetkilileri şu an için bir değişiklik öngörmese de, EYT kapsamına giremeyen ve yaş bekleyen sigortalılar için kademeli emeklilik talebi gündemdeki yerini koruyor. Önümüzdeki süreçte TBMM’de verilecek yeni yasa teklifleri ve sosyal güvenlik alanında yapılacak olası düzenlemeler, bu konunun nasıl şekilleneceğini belirleyecek.
Vatandaşlar ise 2025 yılı ve sonrasında kademeli emekliliğe dair yeni gelişmeleri yakından takip etmeye devam edecek.
Warning: Undefined variable $user_ID in /home/u735001514/domains/tersbakis.com/public_html/wp-content/themes/zox-news/comments.php on line 49
You must be logged in to post a comment Login