MUCİZEVİ TAŞLAR VE ASALAR

Musa Peygamber’in Sihirli Asası Bu ifadelere sadece efsanelerde değil, kutsal kitaplarda da rastlamaktayız.
Buna en güzel örneklerden biri Musa Peygamber’in asasıyla gerçekleştirdiği mucizevi olaylardır.
Bu olaylar Kur’an-ı Kerim’in çeşitli Surelerindeki ayetlerde ayrıntılarıyla dile getirilmiştir. Mısır’da bir Osiris Rahibi olarak eğitilen Musa Peygamber’in bu asayı da, yine Mısır’daki mabetlerden edindiği tahmin edilmektedir.
Kur’an-ı Kerim’de konunun başlangıcı, Firavun’un Musa Peygamber’e söylediği şu sözlerle başlar: Firavun Musa’ya: “Biz seni çocukken yanımıza alıp büyütmedik mi? Sonunda yapacağını da yaptın. Sen nankör birisin” dedi. Firavun: “Alemler’in Rabbin de nedir?” dedi.
Musa: Kesin olarak inanacaksınız, bilin ki O göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir” dedi. Yanında bulunanlara: “İşitmiyor musunuz?” dedi. O sizin de Rabbiniz, önce geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi, Firavun çevresindekilere: “Size gönderilen peygamberiniz şüphesiz delidir” dedi.
Musa: “Eğer akledebilen kimselerseniz bilin ki O, Doğu’nun, Batı’nın ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir” dedi. Firavun: “Benden başkasını Tanrı edinirsen, and olsun ki seni zindanlık ederim” dedi.
Musa: “Sana apaçık bir şey getirmiş isem de mi?” dedi. Firavun: “Doğru sözlülerden isen haydi getir” dedi. Bunun üzerine Musa değneğini attı, besbelli bir yılan oluverdi. (Şuarâ Suresi: 26/18,19,23-32) Surenin devam eden ayetlerinde Firavun’un bu olaydan etkilendiği anlaşılıyor.
Bunun üzerine Firavun çevresindeki ileri gelenlere, ülkedeki tüm sihirle uğraşan bilgilenlerin en önde gelenlerinin toplanıp getirilmesi için emir verir. Bundan sonrasını yine Sure’nin devam eden ayetlerinden takip edelim: Sihirbazlar belirli bir günün bildirilen vaktinde toplandılar. “Sihirbazlar üstün gelirlerse biz de onlara uyarız” dediler.
Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun’a “Biz üstün gelirsek, şüphesiz bize bir ücret vardır değil mi?” dediler. Firavun: “Evet, o takdirde siz gözde kimselerden olacaksınız” dedi. Musa onlara: “Ne alacaksanız atın” dedi. Onlar da iplerini ve değneklerini attılar ve: “Firavun hakkı için, şüphesiz, biz üstün geleceğiz” dediler.
Bunun üzerine Musa değneğini attı; onların uydurduklarını yutmaya başlayıverdi. (Şuarâ Suresi: 26/38-45) Mısır’da o dönemler majik uygulamaların son derece yaygın olduğunu hatırlatmakta yarar görüyorum…
Ayetlerde sihirle uğraşan alimlerden kastedilen Mısırlı majisyenlerdir… Surenin devamında Musa’nın majik güçleriyle başedemeyen majisyenlerin (sihirbazlann) yenilgiyi kabul ettiklerini ancak Firavun’un buna çok kızdığını görüyoruz.
Firavun’un yanından ayrılan Musa Peygamber çevresindekilerle birlikte Mısır’dan ayrılarak Kızıldeniz’e doğru yola çıkar. Firavun da adamlarını yanına alarak onları yakalamak için peşlerine düşer: Firavun ve adamları güneş üzerlerine doğarken onların ardına düştüler, iki topluluk birbirini gördüğünde, Musa’nın adamları: “işte yakalandık” dediler.
Musa: “Hayır, Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir” dedi. Bunun üzerine Biz Musa’ya “Değneğinle denize vur” diye vahyettik. Hemen deniz deniz ikiye ayrildi, her parçasi yüce bir dağ gibiydi. İşte oraya geridekileri de yaklaştırdık. Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık. Öbürlerini suda boğduk. Bunda şüphesiz ders vardır ama çoğu inanmamıştır.
(Şuarâ Suresi: 26/60-67) Şuara Suresi’nden aktardığımız bu ayetlerin hemen hemen aynıları Araf Suresi’nin 103-139 Ayetleri’nde de bulunmaktadır. Aynı konunun hemen hemen aynı cümlelerle uzun uzun ayetlerle iki defa tekrar edilmiş olması da, üstünde ayrıca düşünülmesi gereken bir durumdur. Musa Peygamber’in asasıyla gerçekleştirdiği bir diğer mucizevi olay da, yine Kur’an-ı Kerim’in Bakara Suresi’nin 60. Ayeti’nin başlangıcında şöyle ifade edilmiştir:
“Musa milleti için su aramıştı, “Asanla taşa vur” dedik; ondan oniki pınar fışkırdı herkes içeceği yeri bildi.” Bu anlatılanlardan yola çıkan bazı araştırmacılar, bu asaların belirli bir dalgaboyu üreten araçlar olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Bu iddia ilk kez 1947 yılında Walter Owen tarafından dile getirilmişti. Owen’a göre bu sihirli çubuklarla belirli bir dalgaboyunda önceden belirlenmiş bir vibrasyonel ses tonu oluşturulabiliyordu.
Sesin ezoterik kullanımı hakkında ise şunları söylüyordu: Ses, herkesin düşünemeyeceği türden imkânlar taşıyan bir güçtür. Ve bu gücün kullanımı, eski dönem ermişlerinin bildikleri, fakat günümüzün emekleyen biliminin yitirdiği veya karşısına geçip dudak büktüğü çok eskiye ait bir bilimdir. Evrenin çerçevesi ve dokusu ses gücü sayesinden ayakla durmakladır . Ve yine ses gücü sayesinde çözülerek yok olabilir…
Mısırlı rahipler bu bilime sahiptiler. Maht-Heru denilen Güç Sözcükleri (büyük enerjileri bünyelerinde barındıran özel sözcük ya da sözcük kalıpları) Insiyelere ölüler aleminin kapısını açıyordu. “Kral Odası”na açılan “On Odada yer alan ve temelin oturması sonucunda günümüzde sıkışıp kalmış ve artık hareket edemez bir hale gelen Granit Blok vardır.
Bir zamanlar bu granit blok Başrahibin söylediği sözler sayesinde kaldırılıyor veya indiriliyordu… Bloğun adayı un ufak etmemesini sadece anahtar sözcüklerin gücü önlüyordu…
Eski Babil dönemine ait kayıtlarda sesin taş blokları kaldırmak için kullanıldığnıa ilişkin ifadelere rastlanır. Prof. Francois, “Kaide Büyücülüğü” isimli eserinde bu konuya değinerek; “Şurası muhakkak ki, eski çağlarda rahipler majik asalar vasıtasıyla fırtınalar çıkartıyor ve bin kişinin kaldıramayacağı taşları mabet inşa etmek amacıyla havalandırabiliyorlardı” demektedir..
Sonik tekniklerin kullanılmış olabileceği bugün bilim adamları arasında ciddi bir şekilde tartışılmaktadır. Piramidolog William Kingsland Mısır mabetlerinin yapımı hakkında daha ilginç açıklamalarda bulunmuştur: Piramitler inşa edilirken, dev taş blokların taş ocaklarından getirilişi sırasında uzun mesafeler aşılılıyordu. Taşlar uygun sembollerin yazılı olduğu papirüslerin üzerine: yerleştirilir, arkasından taşlara bir asa ile vurulurdu.
Bunun üzerintî taş bloklar bir ok atımlık mesafe boyunca havada hareket etmeye; başlarlardı . Bu şekilde taşınan taşlar, en sonunda piramilerin inşa edildiği yere kadar götürülürlerdi.
Ünlü fizikçi Albert Einstein da bu konuya ilişkin bir gözlemini şöyle açıklamıştır: Bizim bilemediğimiz bazı sırlara eskilerin sahip olduklarını kabul etmek zorundayız. 600 Tonluk bazı taş blokların üst yüzeylerinin dışa doğru kubbeleşmiş olması dikkati çekiyor. Bu ancak muazzam bir çekim veya emme kuvveti ile meydana çıkabilecek bir fenomendir. Buraya kadar aktardığmız çeşitli kaynaklardan da rahatlıkla anlaşılabileceği gibi, piramitlerin yapılışında bilinen metotların dışında farklı bir yöntem izlenmiştir. Bu kayıtlardan anladığımız bir diğer gerçek de, bu yöntemin Tufan Öncesi Kültüre ait olduğudur.
UNUTULAN GİZLİ BİLGİLER…
Konuyu anlaşılır hâle getirebilmek için tarihin çok daha eski dönemlerine doğru uzanmamız gerekmektedir. Konuyu açalım: Atlantis’teki bazı merkezlerde bulunan kristaller, kozmik enerjileri toplama ve dağıtım işlemlerinde etkin bir şekilde kullanılıyordu. Dev bir yansıtıcı gibi işlev gören bu merkezlerde büyük enerjiler odaklandırılıyor ve yansıtılıyordu. Dev yansıtıcılarda kullanılan bu kristallere, Edgar Cayce, medyonısal yollarla aldığı bilgilerde “Ateş Taşı” ismini vermiştir. Atlantis’teki bu enerji merkezleri, ilk başta “göksel -ruhsal irtibat” için kullanılmaktaydı.
Bu “Enerji. Merkezleri” nde aynı zamanda psişik olarak insanlar yenilenmekte ve fiziksel olarak da bedenlerini rejenere edebilmekteydiler. Böylelikle yaşlanmanın da etkisini en aza indirebilmekteydiler. “Kristal Enerji Merkezleri” olarak isimlendirilen ancak niteliği tam olarak bilinmeyen bu ünitelerden, Atlantisliler daha sonraları enerji yayan bir kaynak yaptılar ve bunu geliştirerek ulaşım, iletişim ve yaşamın çeşitli alanlarında bu üniteleri kullandılar.
Hatta doğa olaylarına bile, bu enerjilerle müdahalede bulunabilmekteydiler. Atlantis’te bu kristallere “Tuaoi Taşı?” ismi verilmekteydi. Ezoterik kaynaklarda “Kristal Enerji Merkezleri” ve “Ateş Taşı” olarak geçen bu yerlerde kullanılan maddenin tam olarak özelliği bilinmiyor. Gerçekten bir kristal midir yoksa günümüzde bilinmeyen başka bir maddesel yapı mıdır?… Buna net bir cevap halen getirilememiştir.
Edgar Cayce’nin medyamsal irtibat teknikleriyle elde ettiği dokümanlar arasında bu konuyla ilgili oldukça ayrıntılı bilgiler vardır. Bir fikir vermesi için hiç değilse birkaç tanesini sıralayalım: Doğa güçlerinin, böyle ışınları ve etkinlikleri bir merkezde toplayan kristaller içinde biriktirilmesiyle, gemileri yalnız deniz üslünde değil, havada da sevk ve idare etmeye başladılar. Ayrıca insan sesinin ve vücüdunun bir yerden bir yere naklini sağladılar.
Ateş Taşı” bugünkü deyişye (1943) amyantı andıran bir maddeyle yalıtılmış olan bir binanın merkezindeydi. Binanın taşın yukarısında kalan kısmı oval biçimindeydi. Belli açılarda kendi ekseni üzerinde hareket edebilen bu kubbe hem doğa enerjisini hem de kozmik enerjileri “Ateş Taşı”na aktarmaktaydı . Sonsuz enerjinin konsantrasyonu için hareket edebilen bir kubbeydi .
Bu kubbe uzayda sevk edilen gemilere direkt enerji uygulamasında araya hiçbir engel girmemesi yani gemilerin hep görüş alanı içinde kalması için. raylar üzerinde yer değiştirebilecek tarzda inşa edilmiş bir kubbeydi . Taşıtların sevki, bugün radyo titreşimleri sayesinde uygulanan uzaktan kumanda yöntemini andıran indükleme yöntemiyle yapılıyordu. Yani taşıtlar, enerji istasyonunun merkezine yerleştirilmiş bir taşın ışınlarının geniye konsantre edilmesi yoluyla sevk edilmekteydiler.
Taşın hazırlanması devrin inisiyelerine düşerdi. ” Taş ışınlarının uygulanmasıyla yanan bir tür ateş sayesinde insanların vücutları şifa buluyor, hatta mucizevi bir gençleşme meydana geliyordu. Boylece beden sık sık gençleşiyordu. Psişik güçler üzerinde de bu enerjilerin büyük bir etkisi vardı . Doğa enerjilerine de etki edebilmekteydiler demiştik. Edgar Cayce’nin aktardıklarından arada bazı hataların da yapılmış olduğunu anlıyoruz.
Bunlar kazara, yani yanlışlıkla çok yüksek frekanslara ayarlanınca, ikinci deprem döneminin başlamasına yol açtı. Atlantis’in son döneminde ellerindeki bu imkanları negatif alanda kullananların çıktığı ve böylelikle doğanın dengesinin bozulduğu birçok ezoterik kaynak tarafından dile getirilmiştir. Bu imkanları negatif alanda kullananları ezoterik kaynaklar “Belial’in Oğullan” olarak nitelerler.
Edgar Cayce ise bunlara “Şeytan ” anlamına gelen “Satan Oğulları ” ismini vermiştir: Bu meırkezleıin “Satan Oğullan” tarafından kullanılması volkanik püskürme ve depremlere yol açtı . ‘Satan Oğulları’ sözkonusu enerjileri yıkıcı güçlere dönüştürmüşlerdi.
Böylece yeraltında, yerin derinliklerinde büyük patlamalara yol açtılar . Doğanın güçlü enerji deposundan gelen büyük volkanik patlamalar ve depremler sonucu kıta önce beş adaya bölündü. Edgar Cayce bir zamanlar Atlantis’te kullanılan bu enerji merkezleriyle ilgili bilgilerin halihazırda üç yerde bulunduğunu ve gelecekte bunların ortaya çıkacağını ileri sürmektedir.
Ateş Taşı’nın yapımına ilişkin dokümanlar hali hazırda üç yerde mevcuttur 1- Atlantis’in Poseidia bölgesinin günümüzde su üstünde kalmış bulunan Bimini Adası yakınında.
2- Mısır’da
3- Meksika’da Antik Mısır Uygarhğı’nda karşımıza çıkan bu konunun bir benzeri de, hatırlayacağı gibi, Orta Asya Eski Türk Yaşamı’nın içinde de yer almaktaydı…
About Post Author

Biyografi
Sinan Ateş kimdir? Neden suikast edildi?
Ankara’da suikasta kurban giden Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş, saldırıya uğradı. Bu olayın ardından Sinan Ateş’in kim olduğu ve cinayetin arka planı yeniden gündeme geldi.
Sinan Ateş Kimdir?
1984 yılında Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde doğan Sinan Ateş, ilkokul, ortaokul ve lise eğitimini Bursa’da tamamladı. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra, aynı üniversitenin Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans yaptı. Akademik kariyerine Hacettepe Üniversitesi’nde devam eden Ateş, burada doktorasını tamamladı ve öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Siyasi kimliğiyle de tanınan Ateş, milliyetçi çizgide faaliyet gösterdi ve Ülkü Ocakları’nda çeşitli görevler üstlendi. 2019 yılında Ülkü Ocakları Genel Başkanı olarak atandı ve bu görevi süresince dikkat çeken açıklamalarıyla adından söz ettirdi.
Sinan Ateş Suikastı ve Davası
Sinan Ateş, 30 Aralık 2022’de Ankara’nın Çankaya ilçesinde, bir yakını ve öğrencisiyle birlikte bulunduğu sırada silahlı saldırıya uğradı. Eray Özyağcı tarafından gerçekleştirilen saldırıda Ateş, aldığı beş kurşun darbesiyle hayatını kaybetti.
Cinayetin ardından başlatılan soruşturma kapsamında birçok kişi gözaltına alındı. Bugün mahkemeden çıkan karara göre, beş sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Bunun yanı sıra iki kişi 15 yıl, iki kişi ise 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cinayet Büro Amiri Ensar Aykal’ın tutukluluk halinin devamına karar verilirken, iki kişi ise beraat etti.
Cinayetin Perde Arkası: Sinan Ateş Neden Öldürüldü?
Suikastın arkasındaki nedenler hâlâ kesin olarak bilinmiyor. Olayla ilgili farklı iddialar ortaya atılıyor. Kimileri Ateş’in FETÖ ile bağlantılı olduğunu ve bu nedenle hedef alındığını savunurken, bazıları ise siyasi çizgisindeki değişimin suikasta yol açtığını düşünüyor. Özellikle İYİ Parti ile yakınlaşmasının belirli çevrelerde rahatsızlık yarattığı iddiaları gündemdeki yerini koruyor.
Sinan Ateş cinayeti ve davası, Türk siyasetinde yankı uyandırmaya devam ederken, ablasına yönelik saldırı olayın yeniden gündeme gelmesine neden oldu.

About Post Author
Ekonomi
Emeklilerin yeni aylıkları nihayet açıklandı

Temmuz ayına yaklaşırken milyonlarca emekli, maaşlarına yapılacak zam oranını merakla bekliyor. Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun’un enflasyon verilerine dayanarak yaptığı değerlendirme, emeklilerin alım gücüyle ilgili önemli ipuçları verdi. Erdursun, Temmuz ayında emekli maaşlarına yapılması beklenen zam oranını açıklarken, enflasyonun maaş artışları üzerindeki etkisine de dikkat çekti.
ENFLASYON VE MAAŞ ARTIŞI ARASINDAKİ FARK
Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun, TÜİK tarafından açıklanan yüzde 5,03’lük Ocak ayı enflasyonunu baz alarak, 6 aylık enflasyon oranının yüzde 13-15 aralığında gerçekleşeceğini tahmin etti. Bu öngörü, Temmuz ayında emekli maaşlarına yapılacak zam oranının da bu seviyelerde olabileceğine işaret ediyor. Ancak bu oran, enflasyonun emekliler üzerindeki etkisini tamamen karşılamayabilir.
Ekonomik dalgalanmalar ve enflasyon oranlarının yüksek seyretmesi, emeklilerin yaşam standartlarını koruma konusundaki endişelerini artırıyor. Uzmanlar, emekli maaşlarına yapılacak zammın, alım gücünü yükseltmesi gerektiğini vurguluyor.
ÇALIŞANLAR VE EMEKLİLER ENFLASYON KARŞISINDA ZORLANIYOR
Açıklanan enflasyon rakamları, yalnızca emeklileri değil, çalışan kesimi de doğrudan etkiliyor. Memurlar ve asgari ücretle çalışan milyonlarca kişi, enflasyon nedeniyle maaşlarının değer kaybettiğini gözlemliyor. Yüksek enflasyon oranı, maaş artışlarının yeterli olup olmadığı konusunu gündeme taşıyor.
ASGARİ ÜCRETTEKİ ARTIŞ ENFLASYON KARŞISINDA ERİYOR
Asgari ücretin 22.104 TL olarak belirlenmesi, çalışanlar için kısa vadeli bir rahatlama sağlasa da enflasyon, bu artışın etkisini kısa sürede azalttı. Özgür Erdursun’un değerlendirmesine göre, enflasyon nedeniyle asgari ücret, çalışanların eline geçmeden 1.119 TL değer kaybederek 20.992 TL seviyesine geriledi. Bu durum, maaş zamlarının enflasyon karşısında yeterli olup olmadığı konusundaki tartışmaları güçlendiriyor.
UZMANLAR NE DİYOR?
Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ekonomik tabloya dikkat çekti. Erdursun, “Enflasyon, maaş zamlarının etkisini azaltıyor ve çalışanların alım gücü düşmeye devam ediyor” ifadelerini kullanarak, enflasyonun ekonomik etkilerini vurguladı.
TEMMUZ AYINDA EMEKLİ MAAŞLARI NE KADAR ARTACAK?
Emekli maaşlarına yapılacak zam oranı merakla beklenirken, uzmanlar enflasyon verilerinin belirleyici olacağını ifade ediyor. Temmuz ayında yapılacak zam oranı ile emeklilerin yaşam standartlarının korunup korunamayacağı sorusu gündemdeki yerini koruyor.
Hükümetin ve ekonomi yönetiminin bu süreçte nasıl bir adım atacağı, emekliler ve çalışanlar için büyük önem taşıyor. Önümüzdeki günlerde açıklanacak resmi veriler, maaş zamlarının netleşmesi açısından kritik rol oynayacak.
About Post Author
Ekonomi
Fiat Egea rekabette çıtayı yükseltti: Ayda 12.500 liraya sıfır araba

Fiat, otomobil tutkunlarına yönelik yeni bir kampanyayla gündemde! Egea Sedan modeli için başlatılan faizsiz kredi kampanyası, 2025 Ocak ayından itibaren geçerli olacak. Bu kampanya sayesinde, Egea Sedan Easy 1.4 Fire 95 HP GSR modelini faizsiz taksitlerle satın almak mümkün. İşte detaylar!
FIAT EGEA SEDAN: UYGUN FİYATLARLA SIFIR ARAÇ KEYFİ
Fiat’ın yeni kampanyası, özellikle uygun fiyatlarla sıfır kilometre bir otomobil sahibi olmak isteyenler için büyük bir fırsat sunuyor. Ayda sadece 12.500 TL taksitle ve faizsiz kredi imkanıyla Egea Sedan’ı satın alabilirsiniz. Ancak bu kampanya, yalnızca belirli bir model ve versiyon için geçerli. Egea Sedan Easy 1.4 Fire 95 HP GSR modeli, hem ekonomik hem de şık tasarımıyla dikkat çekiyor.
DÖRT FARKLI DONANIM SEÇENEĞİYLE EGEA SEDAN
Fiat Egea Sedan, farklı ihtiyaçlara ve bütçelere uygun dört donanım seviyesiyle sunuluyor. Easy, Urban, Lounge ve Limited olmak üzere dört farklı paket seçeneği bulunan Egea Sedan, her kesimden müşteriye hitap ediyor. Her donanım seviyesi, farklı özellikler ve teknolojik ayrıcalıklar sunuyor. Örneğin, Lounge ve Limited paketlerinde daha üst düzey konfor ve teknoloji özellikleri yer alıyor.
KAMPANYA DETAYLARI: FAİZSİZ KREDİ İMKANI VE SINIRLILIKLAR
Fiat’ın 2025 Ocak kampanyası, hem faizli hem de faizsiz ödeme seçenekleri sunuyor. Faizsiz kredi imkanı, yalnızca Egea Sedan Easy 1.4 Fire 95 HP GSR modeli için geçerli ve 3 Şubat 2025 tarihine kadar devam edecek. Ancak kampanyalı fiyat, metalik boya ve ekstra donanımları kapsamıyor. Bu nedenle, ekstra özellikler isteyen müşterilerin bu detayları göz önünde bulundurması gerekiyor.
KREDİ BAŞVURUSU İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Faizsiz kredi kullanmak isteyenlerin, kredi koşullarının Fiat ve Koç Fiat Kredi tarafından onaylanması gerekiyor. Ayrıca, kampanyalı araçlar sınırlı sayıda olduğu için hızlı hareket etmek önem taşıyor. Fiat bayileriyle iletişime geçerek kampanya detayları hakkında bilgi alabilir ve kredi başvurusu sürecini başlatabilirsiniz.
FIAT EGEA SEDAN’IN ÖNE ÇIKAN ÖZELLİKLERİ
Fiat Egea Sedan, hem tasarımı hem de performansıyla dikkat çeken bir model. 1.4 Fire 95 HP motor seçeneğiyle hem ekonomik hem de çevre dostu bir sürüş deneyimi sunuyor. Ayrıca, geniş bagaj hacmi ve konforlu iç mekanıyla uzun yolculuklar için ideal bir seçenek. Özellikle aileler ve şehir içi kullanıcılar için pratik bir tercih olan Egea Sedan, güvenlik özellikleriyle de öne çıkıyor.
KAMPANYAYI KAÇIRMAYIN: SINIRLI SAYIDA ARAÇ MEVCUT!
Fiat’ın bu özel kampanyası, sınırlı sayıda araç için geçerli. Bu nedenle, Egea Sedan Easy 1.4 Fire 95 HP GSR modeline sahip olmak isteyenlerin hızlı davranması gerekiyor. Ayda 12.500 TL taksitle ve faizsiz kredi imkanıyla sıfır kilometre bir otomobil sahibi olmak için Fiat bayileriyle iletişime geçebilirsiniz.
SONUÇ: FIAT EGEA SEDAN İLE HEM EKONOMİK HEM ŞIK BİR SEÇİM
Fiat Egea Sedan, hem uygun fiyatı hem de sunduğu özelliklerle otomobil severler için cazip bir seçenek. Özellikle faizsiz kredi kampanyası sayesinde, bütçe dostu bir şekilde sıfır kilometre bir otomobile sahip olmak mümkün. Egea Sedan’ın farklı donanım seçenekleri ve geniş özellik yelpazesi, her kesimden müşteriye hitap ediyor. Kampanyayı kaçırmamak için Fiat bayileriyle iletişime geçerek detaylı bilgi alabilirsiniz.
About Post Author
-
Gündem6 gün ago
Kadın garsonun yüzüne tabakla vurdu
-
Ekonomi6 gün ago
Kira artış oranları belli oldu: Şubat ayında kira zamları ne kadar olacak?
-
Ekonomi5 gün ago
1991-1998- 2001- 2008 arası çalışanların emeklilik tablosu hesaplandı
-
Ekonomi3 gün ago
Hurda araç teşvikinde yeni gelişme
-
Ekonomi3 gün ago
Emeklilerin yeni aylıkları nihayet açıklandı
-
Ekonomi3 gün ago
Engelli ve yaşlı maaşları hesaplara yatırıldı
-
Ekonomi3 gün ago
Bankada parası olanları üzecek haber
-
Ekonomi3 gün ago
Arsa almak mı yoksa ev almak mı mantıklı? Uzmanları net açıkladı
You must be logged in to post a comment Login